Nedir Bu 5 büyük element? Yaşamımızda Nasıl tezahür eder?
- ayşegül metin
- 24 Şub 2022
- 8 dakikada okunur
Güncelleme tarihi: 21 Mar 2022
5 Büyük Unsur (Mahabhutalar)
5 İnce Unsur (Tanmatralar)
5 Duyu organları (Jnanaindriyalar)
5 Eylem ve organları (Karmaindriyalar)

Elementleri anlamak için gelin en başa Doğa Bilimini ve felsefeye kafaya yormuş İlk doğa filozoflarına gidelim;
Tarih boyunca adları bugünlere kadar gelen ve bizden sonra da tanınacak olan Büyük felsefeciler Maddenin nasıl oluştuğunu sorgulamaya ve araştırmaya devam etmişler.Her biri doğa olaylarını gözlemleme, araştırma, metodlar ile ilerleme gibi yöntemlere eğilerek felsefe ve bilimin başlangıcında öncü olmuşlardı.her bir felsefeci ve bilim insanı kendinden önce gelenden ilham alarak bir teori geliştirmiş.
M.Ö. 7 YY’da Ege kıyılarında bir okul kuruldu. İyonya Okul’u. Thales, Anaksimenes, Heraklit gibi isimler, bu okulun bilim adamları arasındaydı. Her ne kadar onlardan Felsefeci olarak söz edilse de onlar doğayı,maddeyi Evrenin oluşumunu hakkında edindikleri felsefi bilgilerle bugünkü bilime zemin hazırlamışlardı.
Onlar,;"Evren neden meydana gelmiştir?" sorusuna yeni cevaplar getirmeye çalışmışlardır
İlk çağlarda evrendeki her şeyin ateş, hava, su ve toprak olmak üzere 4 elementten oluştuğu söyleniyordu.
Thales, ‘şeylerin doğası sudur’ demişti.
Ona göre evrende gördüğümüz her varlığın ana maddesi suydu.
Doğa bilimcisi olan Anaksimenes ise ‘insan yaşadığı süre boyunca soluk alır ve soluk aldıkça da ruh bedende bulunur, soluk alma durduğunda ruh ve dolayısıyla yaşam bedeni terk eder, o zaman her şeyin kaynağı havadır.’demiştir.
Heraklitos’un teorisinin merkezindeki ise ateşti. Ateşin her şekle girebildiğini söylüyor ve böylece ateş elementini hareketlilik niteliği ile bağdaştırıyordu.
Bu 3 elemente 4. element olan toprağı da ekleyen ve hepsini bir bütün olarak ele alan filozof Empedokles olmuştur.O,Evrenin köklerinin yani arche’nin ateş, su, toprak ve hava elementlerinden temel aldığı ve bu elementlerin bir araya gelmesiyle oluşan, ‘varlık’ olarak adlandırdığımız her şeyin yaratıcısı olduğu fikrini savundu. 4 element öğretisinin temellerini atan Empedokles oldu.
Aristotoles ise, ‘’Evrende 4’lü bir ritim vardır.’’“Canlı cansız her şeyin yapısı dört ana elementten oluşmuştur” diyerek Empedokles’in bu önermesine katılmıştır ama bu görüşe yeni bir bakış açısı getirmekten de geri durmamıştır.Ona göre her element ‘sıcaklık, kuruluk, ıslaklık ve soğukluk’ unsurlarından ikisini içeriyor, bu da evrendeki dönüşümlerin temelini oluşturuyordu.
Ateş; sıcak-kuru ve erildir.
Hava; sıcak-ıslak ve erildir.
Su; soğuk-ıslak ve Dişildir.
Toprak;soğuk-kuru ve dişildir.
Platon’un da üzerinde durduğu bu unsurların 5. si yani tüm unsurları içinde barındıran;Akaşa(ether,boşluk) için "Tanrı etheri galaksiyi yaratıp şekillendirmek için kullandı" demiştir.
Platon’un teorisinde olduğu gibi bu 4 elementin oluşması için bir boşluk gerekliydi.Buna en yakın savı M.Ö 585-525 yılları arasında yaşayan Anaksimenes söylemiştir. Thales gözle görülür olan Su yu ele alıp maddeyi sınırlandırırken,suyun yaşam için önemini de belirtmek istemiştir.Anaksimenes Maddenin var olabilmesi ve yaşamsal fonksiyonlarına devam edebilmesi için bir boşluk yani havanın daha önemli olduğunu savunmuştur. Çünkü havanın kapladığı alan sudan daha geniştir. bu nedenle;yaşayan varlıklar için hava sudan çok daha önemli ve gerekliydi. Anaksimenes’e göre her şey havadan oluşur. Hava hem gevşeyen ve hem de sıkışabilen bir şeydir. Hava gevşeyince yukarıya doğru yükselen ateş olur. Hava sıkışınca önce buhar ve duman olur. Bu duman ve buhar bulutları daha çok sıkışınca yağmur olur, su olur. Suyun sıkışması sonunda önce çamur, sonra toprak, en sonra da taş olur. O halde ateş-su-toprak, öz olarak hava ve onun gevşeyip sıkışmasının dereceleridir. Bu nedenle sıcaklık ve kuruluk seyrekliği ifade ederken soğukluk ve ıslaklık yoğunlaşmış maddeyle ilişkilidir.
Kadim bilgilerde dünyayı var eden 4 element/madde olduğu kabul edilir, ateş, hava, toprak, su. Buradaki element kavramı kimyadakinden farklıdır ve daha çok "temel unsur" gibi bir anlamda kullanılır. Bunları hepsini içinde barındıran bir de boşluk (eter) elementi vardır .
Antik Hint öğretilerine ait Sanskritçe kaynaklarda da 5. elemente Akaşa demişlerdir. Akaşa diğer dört elementi; Vayu (hava elementi), Tejas (ateş elementi), Apas (su elementi) ve Prithivi (toprak elementi); meydana getiren ana madde olan beşinci elementtir.
Bu bilgiler ışığında Doğu’ya gidersek Hint felsefesinde de benzer söylemlere rastlarız. Bilge kişiler,Başlangıçta Dünya’nın tezahür etmemiş bir bilinç halinde varolduğunu algıladılar.Bu bilinç halinden Kozmik ses ‘’OM’’ un gizli titreşimleri meydana geldi.Bu titreşimden de önce Eter(boşluk,akaşa) unsuru ortaya çıktı.Sonra bu hafif ve çok geçirgen olan unsur,dönüşmeye başlar.Bu dönüşüm hareket halinde olan eterin,havayı yaratmış olmasına neden oldu.Eterin dönüşümü aynı zamanda sürtünme meydana getirdi. Bu sürtünmeden ısı oluştu.Isı enerjisi parçacıkları yoğun ışık oluşturmak için birbiriyle birleşti ve ısı enerjisi ışıktan Ateş’e dönüştü.Ateşten oluşan bazı hafif unsurlar ısıyla ‘’Su’’yu oluşturdu.Su unsurundan ısı kayıpları oluştuğunda katılaşma gerçekleşti ve Toprak molekülleri oluştu.
Böylece Eter,hava,ateş,su ve toprak şeklinde tezahür etti.
Topraktan,otlar ve tohumlar gibi bitki alemindeki ve insan da dahil olmak üzere hayvan alemindeki tüm yaşayan organik maddeler yaratıldı.
Görüldüğü gibi bu 5 temel unsur tüm maddelerde bulunur.
Suyun katı hali olan buz Toprağın bir tezahürüdür ki iki side soğuktur ve aynı zamanda birbirinin zıttıdır. Su ıslak, toprak ise kurudur.
Buzun suya dönüşmesi için ateşe ihtiyaç duyar. ve suya dönüşürken ısı kaybından dolayı bir kısmı buharlaşır ve hava prensibini de tezahür ettir. Bu bağlamda buhar tekrar varolduğu yere dönerek eterde,boşlukta veya uzayda kaybolur.
başladığımız yere dönmüşken bu 5 temel unsur Kozmik Bilinçten çıkan enerjiden ortaya çıkar ve Evrende tüm maddelerde mevcuttur.Çünkü enerji de aslında maddeyle birdir. Evrende en küçük yaratım parçasının bir enerjisi olduğunu ve enerjinin de bir kütlesi olduğunu evrende bir kapladığını E=MC2’yle ispatlayan Einstein olmuştur.

Şimdi gelin bu büyük elementlerin hayatımıza,duygularımıza,eylemlerimize nasıl etki ettiğine bakalım;
Her element, doğanın düzeninde, tüm canlılarda ve insanda bir özelliğe denk gelir. çünkü her canlının özü birdir. Sadece oluştukları element miktarları farklıdır.Elementlerin hepsi bir yönü,bir duyguyu, bir rengi, o canlıya özgü özelliği ve bir düşünceyi temsil eder. her canlıda tüm elementler bulunur fakat yoğunlukları farklıdır.Bu farklılıktan ortaya çıkar bitki hayvan madde ve insan.madde dediğimiz gördüğümüz, dokunduğumuz, işittiğimiz,tat aldığımız ve kokladığımız her varlık bu 5 elementin tezahürleridir.
İnsanın da maddeden oluştuğunu bildiğimize göre her elementten farklı oranlarda insan yapısında da bulunur. duygu, düşünce, eylem ve algımızı etkiler.Her canlının özü birdir demiştik ve insanın da diğer bir insandan bir farkı yoktur, öz hepimizde, aslında evren bulunan her varlıkta aynıdır demiştik.Ama insanı diğer bir insandan ayıran özellikleri varsa bu da elementlerin her insanda aynı oranda olmadığıyla bağlantılıdır.
insan bedeninde de katı kaslar yani toprak, sıvı,kan ve bedendeki sıvılar yani su,ısı mevcut beden ısımız yani ateş,gazımsı madde ve aldığımız nefes yani hava ve en ucucu en suptil madde, bedendeki boşluklarımıza ya da fizik beden ötesindeki bedenlerimize tekamül eden boşluk yani eter bulunur.Bu beş elementin hepsinin bir uyum içinde olmalı birinin diğerinden fazla veya az olması fizik bedenin ve zihin bedenin hastalanmasına neden olur .
Örneğin öfkelendiğimizde ateş elementi yükselir daha hırçın olumsuz ve daha hareketli zihnimizi kontrol edemediğimiz bir durum içinde oluruz. Bu da beden ve zihindeki dengelerin bozulmasına sebebiyet verir.
Bedenimizdeki 5 temel elementi evrendeki 5 elementle uyumlu dengeli bir hale getirmemiz evrendeki bu maddelerin derin anlamlarını farketmemiz bizi daha dengeli bir yaşamda ilerlememizi sağlar.
Unutma! Bir şeyler ters gidiyorsa değişmesi gereken sensin….

ETER(BOŞLUK,AKAŞA,ÖZ)
Eter, sesin iletildiği ortamdır.Boşluktur.titreşim yasasına göre Boşlukta her şey hareket eder.Boşluk yoksa hareket de yoktur.hareket yoksa frekans da olmaz.
Rengi:Mavi siyahtır.
Çakrası:Boğaz Çakrası
Salgı Bezi:Troid bezleri
Duyusu:işitmektir.
Duyu organı: Kulaktır.
Eylemi: Konuşmak,
Eylem organı:Dil ses telleri ve ağızdır.
Eteri tüm elementleri içinde barından bir öz olarak kabul edersek yanlış düşünmüş olmayız.Ve ondan tezahür eden elementlere karşılık gelen tüm duyguları içinde dengeli bir şekilde barındırır.Madde bir enerjidir demiştik ve enerjisi olan her varlık titrer ve bir frekans yayar. Buna duygu ve düşüncelerimiz de dahildir.Eğer tüm duygular dengeli ise yani tüm elementler tam ve eşitse tamlık hali durumu ortaya çıkar. Duygular nötrlenmiş olur.Eğer Eter yani akaşa çeşitli ,orantısız ve değişken duygularla olursa yalnız kalmak, kimseyle iletişime girmek ve konuşmak istemezsin çünkü sürekli düşünceler üretir ve bu düşüncelerle çeşitli duygu durumlarına girersin.Akaşa temiz, saf,dengeli ve duygulardan arınmış nötr bir halde olmalıdır.Aksi takdirde akaşa duyguları tecrübeleri yaşanmışlıkları sürekli hafıza alır.

HAVA(Air,Vayu)
Rengi: Pembe ve yeşildir.
Dokunma duyusuyla bağlantılıdır.
duyusu: dokunmadır.
Duyu Organı:deridir.
Çakrası:Anahata (Kalp Çakrası)
Eylemi:Tutma,alma ve vermeyle bağdaştırılır.
Eylem Organı: Eldir
Salgı Bezi :Timüs Bezleri
Cinsiyeti:Erildir.
Eterin Hava elementine tezahür etmesiyle canlılığın oluşabilmesi için zemin hazırlanmıştır.Hava ilerlemektir,geliştirmektir.Hava iradeyi temsil eder. zihin ve mantıkla verilen kararların sonucunda gelişen yolun en önemli unsurudur.İradeye bağlı olarak itici bir güçtür ve iletkenlik özelliği olduğundan diğer elementlerin birbiriyle ilişkilerini destekler ve her zaman bir arada tutmaya çalışır.içimizde bu elementin enerjisi dengeli ise, daha net bir düşünceye sahip oluruz ve bu da bizim farkındalığımızın gelişmesine olanak verir.Havanın diğer olumlu özellikleri iyimserliktir. Bu düşünceyi yönlendirme ile alakalıdır. İyimser olmak, en kötü anda bile pozitif olana odaklanabilmek demektir. Böylece içsel huzurumuzu koruyabiliriz.Bedendeki hafiflik ve netlik hissidir. nefes çalışmalarıyla farkındalığımızı geliştirerek kendimize alan yaratır ve o alandaki boşluklara kendimize olan öz sevgi ve öz şefkat tohumlarını ekebiliriz.

ATEŞ
Rengi: Sarı
duyusu: Görme
Duyu Organı:Göz
Çakrası:Manipura Çakra (Karın çakrası)
Eylemi:Yürüme
Eylem Organı: Ayaklar
Salgı Bezi: Pankreas Bezi
Cinsiyeti :Erildir.
Ateş elementi; Üçüncü Unsur Ateştir.Güneş sistemindeki ışığın ve ateşin kaynağı güneştir.İnsan Bedeninde,bedenin merkezi olan karın bölgesini temsil eder.Ateş sindirim sistemi metabolizmasında çalışır.Bedenin ısısı,sindirim sistemi,düşünme süreçleri ve görme gücü hep bedendeki ateşin işlevidir.Ateş ışığı algılayan retinayı da harekete geçirir.Görmeden hareketlerimizde yön bulamayacağımız için bizi harekete geçiren ayaklarımızı da temsil eder.ve tüm karın çevresi organları sindirim sistemiyle ilişkilidir.
Ateş elementi Hava elementi gibi eril bir enerjiye sahiptir.Bu nedenle çok çabuk karar verir, harekete geçer ,tabiri caizse fitili ateşler ama ölçüp tartmadan karar verdiği için ya pişman olur ya da devamını getirmez. bunun da sebebi istikrarlı,iradeli ve mantıklı hava elementinin eksik olmasındandır.Girişimleri genelde hızlı kararlarla başlar ama sonu gelmez.ateş elementi yoğun olan bir kişi öfke, hırs şiddet ve çabuk sıkılma duygularına sahiptir.
Ateş elementine gerektiği kadar sahip olmayan kişiler, yapması gereken işleri sürekli ertelerler.Geç de olsa başlarlar belki ama bitirmeleri gereken zamanda bitirmez, disiplin ve istikrarla devam ettiremezler.Bu her şeyin kendinde başladığını düşünceni ve bakış açısını değiştirmekle başamanın bir göstergesidir.Bir rutin oturtmak isterler kafalarında ama ateşin verdiği heyecanla başlarlar ama istikrarlı bir şekilde yaşamlarına oturtamazlar.
Bunu dengelemek için önce zihnine başka yollar açman gerekir.
Eğer ateş elementi yüksek biri olduğunu düşünüyorsan. biraz daha yavaşlamanı tavsiye ederim bir karar alırken yeni bir oluşuma başlarken her yönüyle düşünmeni ve iyi bir zaman planlaması yapman iyi olacaktır. belki biraz daha sakin egzersizler Odaklanmanı sağlayacak bir ortamda ve istikrarlı bir şekilde yapabileceğin bir zaman diliminde 5 dk bile olsa gözlerini kapatıp kendini dinlemek sana iyi gelecektir.
Eğer tam tersine ateş elementin olması gerektiğinden düşükse, bunu arttırmak için nabız arttırıcı egzersizler,karın bölgesini çalıştıracak fiziksel aktiviteler ve tabiki harekete geçerken bunları istikrarlı bir pratikle yapacağın zamanı belirlemek gerekir.

SU
Rengi: TURUNCU
Duyusu: Tat alma
Duyu Organı:Dil
Çakrası:Svadisthana Çakra(Sakral Çakra)
Eylemi:Dölleme
Eylem Organı: Cinsel Oganlarr
Salgı Bezi: Testis ve Yumurtalıklar Boşaltım sistemi
cinsiyeti: Dişildir
Su elementi boşaltım sistemiyle doğrudan ilgili olduğu için 2. beynimiz bağırsdakların yönetiminde büyük rol oynar.Aynı zamanda cinsel arzuları kontrol eder.Çünkü su elementi yaratıcılıkta ustadır. cinsel arzularını kontrol ettiğinde yaratıcılığı daha da gelişir.Arzularını gerçekleştirmek için önce hayalinde yaşatır.Sonra yaşamında onlara ortam hazılar.Su alışkanlıkları, ifade eder kendi konforlu alanından çıkmak istemez, değişikliği sever ve çabuk adapte olur ama belli standarların dışına çıkmak onu konfor alanı zedeler.Hava elementinin başlattığı alışkanlıklar, suyun etkisiyle bağımlılığa ve vazgeçememeye gider.Bu da su elementi yüksek biri için hep acı verir. bağımlılıklarından özgürleşirse acı ortadan kalkacaktır.
Su olayların derinin içini görmede ustadır parçaları birleştirmek ve bir arada tutup bir sonuca bağlamayan kişiler su elementi yüksek kişilerdir.
kendini değerini fark etmeyen kişiler su elementi yüksek kişilerdir bazen etrafında olup biteni bile fark etmeyebilirler.pişmanlık ve kendini suçlama değersiz görme, Su elementinin yüksek olduğu kişilerde görülür.
Bazen bir işi çok iyi yapmalarına rağmen kendilerinin farkında olmadıkları için ‘’bu işi daha iyi yapabilirdim’’ ve ya ‘’benden iyi yapanlar vardır’’ düşüncesiyle kendi oldukları hali kabullenmezler hatta o işi iyi yaptığını bile kendilerine bile söyleyemezler. Burada biraz önce su elementini suyla dengelemek gerekir. Bu bazen yalnız kalmak, bazen bir mantra veya klasik müzik dinlemek, kendilerine uygun bir motive edici ,haerekete geçirici bir cümleyi tekrarlamak onlara iyi gelecektir.
ve son olarak sen olduğun gibi iyisin sadece kendinle ilgilen demek bile onları motive etmeye yeter.

TOPRAK
Rengi:Kırmızı
Duyusu: Koku alma
Duyu Organı: Burub
Çakrası:Muladhara Çakra(kök Çakra)
Eylemi:Dışkılama
Eylem Organı: Anüs
Salgı Bezi: Böbrek üstü bezleri (adrenal )
cinsiyeti :dişildir.
Toprak elementi somuttur,sabittir.değişikliği ve yeniliği çok fazla kabul etmez.toprak elementi yüksek olan kişiler hep bildiklerini yapmak isterler. değişikllik onlar için risktir.Yaşamsal temel ihtiyaçlarla,yani değişmesi çok güç olanla ilgilidir. güvenli bir barınmayla kabullenmeyle, hayata geldiği ailesi ve doğduğu yerle iligilidir.’’Ben buraya ait değilim ‘’ cümlesini kuran biri kendini güvenli bir ortamda hissetmez ve doğal olarak orayı kabul etmez.Kişi eğer bu elementi dengeli çalıştırabilir tabularını yıkabilirse yaratamayacağı değiştiremeyeceği hiçbir şey yoktur. Çünkü Toprak önce kendine ait olmakla ve kendini kabul etmekle dengelenir.Yani kişi kendisinin farkında olup kendi kaderini değiştirme gücüne sahip olur.
Gerçekten kabul etmek için kendi insan doğamızla barışmamız gerekir.Eğer kendimizi kendi bedenimizde kabullenmiş,kök salmış hissettmezsek toprağın enerjisi öfke duyusunu tetikler.
Kabullenmeye önce kendimizi yargılamayı bırakmakla başlarsak.Bedensel, ruhsal ve zihinsel anlamda sağlıklı olmaya başlarız ve etrafımızdaki kişileri de saflıkla kabul etmeyi öğreniriz.Aksi takdirde işe kendimizden başlamazsak birini kabul edeceğimiz zaman hiç gelmez.
Toprak elementini dengelemek için sabit duracağın ayakta dengede ve kökleneceğin egzersizler yapabilirsin
bunun yanında toprağı dengelemek için gelirin oranında sana zarar vermeyecek yardımlar yapman bolluk ve bereket bilinci için sana iyi gelecektir.
Yazımın sonuna gelirken şunu belirtmek isterim ki elementlerin hayatımızda bedenimizde zihin yapımızda ve içinde bulunduğumuz evrende çok büyük yaratım güçleri var.Evren muazzam bir yaratım şekliyle ve kendi içindeki düzenle var olacak onu bozan dengesizleştiren tek canlı biz insanlarınız. ve işe başlamamız gereken yer nokta kendimiz önce kendimizi dengelemeli belki tekrar başa özümüze ulaşmayı hedeflememiz çünkü öz de hiç bir duygu yok öz bilinç en saf hal,bu hale biraz olsun yaklaşmayı hedeflesek evrenin bize sunacaklarını tahmin bile edemeyiz.Son olarak önce her element kendisiyle dengelenir sonra diğer elementlerle uyumlanır. kendinizde yapacağınız pratiklerinizde lütfen buna dikkat edin
okuduğunuz için teşekkür ederim
yazılarımı beğendiyseniz tavsiye etmenizi rica ederim
namaste....
Comments